5 Ekim 2019 Cumartesi

Laurence Sterne - Tristram Shandy-Beyefendi'nin Hayatı ve Görüşleri






Bazı kitaplar vardır, okursunuz, çok keyif almışsınızdır, kitabın birçok sayfasında yeri gelmiştir kahkahalar atmışsınızdır, yeri gelmiştir hem kızmış hem de eleştirmişsinizdir. Birçok duyguyu birden yaşamışsınızdır. Okurken bir sürü yorum yapmış, fikir yürütmüşsünüzdür, bu durum kitabın son sayfasına kadar sürmüştür. Asıl sorun bundan sonra başlar, kitabın sayfasını kapattığınız an, biri size nasıldı dese o an ne diyeceğinizi bilemezsiniz. Bu durumu ben bir gösteriye gidip saatlerce esprilere gülüp anekdotlara hayran kalıp ardından hiçbirini aktaramamaya benzetiyorum, bu kitap da bana bu duyguyu yansıttı. 

Tristram Shandy, anlatılmaz, ancak yaşanılır diyebileceğiniz bir karakter. :) Tristram, size kendi hayatını anlatıyor, fakat bu sıradan otobiyografilerden çok farklı, çünkü romanın büyük bir kısmında kendisi yok, kendisi hariç bir sürü olaydan bahsediyor. Kitap doğumundan öncesine kadar gidiyor, annesi ve babasının evliliklerinden başlıyor. İlk iki bölümde henüz doğmamıştır ama anlattıklarına bakınca sanki yanlarındaymışçasına olayların en ufak ayrıntısına kadar bahsediyor. Ardından gelen iki bölümde ise doğumunun ilk gününde çakılı kalıyorsunuz, bir gün ötesine geçemiyorsunuz. Bu süreç diğer bölümlerde de böyle geçip gidiyor. 

Kitap birçok atıflardan oluşuyor, kimi zaman Cervantes, Shakespeare, Vergilius gibi yazarlara, bazen tiyatro oyunlarına, masallara, romanlara. Bunlar, her bölümün sonunda Dipnotlar ile belirtilmiş. Bu durum hem hoşuma gitti hem de okumamı zorladı. Şöyle ki, her bölüm sonu yerine sayfa altlarında olsaydı sürekli aç-kapa yaparak okuma bölünmeyebilirdi ya da en sona koyulsaydı bulmak daha kolay olabilirdi. Onun dışında direkt okuyup geçeceğim birçok satırın aslında farklı anlamları olabileceğini görmemi sağlaması hoştu. 

Kitaptaki her bir karakter kendine özgüydü diyebilirim. Toby amcanın olayları farklı yorumlaması, düşünceleri, çoğu yerde gülümsememe sebep oldu. Anne ve baba Shandy arasındaki muhabbetler ise ayrı keyif aldığım satırlardı. Özellikle annenin, her şeyi onaylaması ve hiçbir şeye karışmayan tutumu gülümsetmenin yanında bari bu konuda bir tepki ver dedirtti. Baba Shandy’nin bazı konularda takıntılı davranması ama ne kadar çok istese de olayların onun isteği dışında gelişmesi, kaderin cilvesini yineletip durdu :) Doktor ile olan kısımlar da ayrıca keyifliydi. 

Sonuç olarak, kitap güneşli bir havada sağanak yağmura yakalanmak gibiydi benim için. O kadar çok konu ve olaylara maruz kaldım ki, sadece ıslandığım kadarıydı anladığım. İyi ki okumuşum dedim mi evet dedim. Shandy’i tanımak güzeldi. :) 


Altını çizdiğim bazı satırlar şu şekildeydi:


- İNTİKAM, bir muzır köşeden başını çıkartır, hakkında bir namussuzluk hikâyesi uydurur, ve sen istediğin kadar iyi kalpli ol, istediğin kadar dürüst davran, belini doğrultamazsın. (syf 51)


- --- Çok hoş doğrusu; --- eğer istediğini elde edememişsen, --- asla ondan daha az "iyi"siyle yetinme; --- hayır, bu içler acısı bir durum olur. (syf 65)


- Yaşamak ve sağlıklı olmak arzusu insanın doğasında vardır; özgürlük ve gelişme isteği bu tutkunun kız kardeşi olurlar. (syf 113)


- KİŞİ kendini bir tutkuya teslim ederse, ---ya da, bir başka deyişle, BOŞZAMAN BEYGİRİ iyice dik başlı kesilip de gemi azıya alırsa, --- elveda serinkanlı sağduyu, elveda düzgün düşünce! (syf 114)


- Aristo'nun Başyapıtı'nda denilmiştir ki, " İnsan geçmişe ilişkin bir şeyler düşündüğünde, --- aşağı, yere bakar; --- oysa geleceğe ilişkinse düşünceleri, gözlerini yukarı, gökyüzüne çevirir." (syf 121)


- Bu dünyada insanın güvenebileceği ve en tartışmasız biçimde vakıf olabileceği tek bilgi, kuşkusuz, vicdanının temiz olup olmadığını bilmektir. (syf 139)


- KİŞİNİN bedeni ile ruhu---her ikisine derin bir saygı beslediğimi belirteyim---tıpkı ceketle astarı gibidirler; birini buruşturun,---öteki de buruşur. (syf 179)


- Ne kadar çok yazarsam geriye o kadar çok yazacak şey kalıyor---dolayısıyla da, zatıâlileriniz ne kadar çok okurlarsa geriye o kadar çok okuyacak şey kalacak. (syf 293)


- İnsan hayatı nedir ki! Bir taraftan bir tarafa---bir kederden ötekine geçmek değil mi?---bir derdin üstüne kilit vurup---bir başkasını açmak! (syf 335)

- Felsefenin her konuda söyleyeceği güzel bir söz vardır,---Ölüm konusunda ise bir kitap dolusu. (syf 358)


- Bu dünyada her şey, dedi babam, koskaca bir şakaya gebe,---ama zekice düzenlenmiş, ders alınacak bir şaka,---tabii anlayabilene. (syf 393)


- Herhangi bir nedenle engellenmek bir üzüntü nedeni olabilir, ama üzüntü nedeniyle engellenmek kuşkusuz feylesofların ÜZÜNTÜ üstüne ÜZÜNTÜ diye adlandırdıkları durum olmalı. (syf 517)




*Alıntılar; Yapı Kredi Yayınları'nın 2018 senesindeki VI.Basımına aittir.
**Fotoğraf; Ortak okuma arkadaşıma aittir.

Diğerlerinden Daima Bir Adım Önde Olanlar :)