18 Aralık 2018 Salı

Marcel Proust - Guermantes Tarafı (Kayıp Zamanın İzinde-Üçüncü Kitap)





Kayıp zamanın izinde serisinin bitirdiğim ikinci kitabı-çiçek açmış genç kızların gölgesinde-nin ardından verdiğim ara nihayet son buldu, arkadaşımla ortak okuma yaptığımız için ikimizin de işlerinin sürekli çakışması sonucu Guermantes’in Tarafı’na başlamamız zaman aldı. Bu durum aslında benim açımdan daha iyi oldu, çünkü o kadar çok okuma isteğiyle dolup taştım ki başlayacağımız anı gözler oldum, her ertelediğimizde birbirimizi teselli eder konumdaydık. Bu durumumuz aynı kitabın başlarında sürekli Françoise’e seslenen ev halkına karşı kendisinin ‘pirelendiler yine’ diye söylenmesi gibiydi. :) Hazır kendisinden bahsetmişken kendisinin kitapta kilit karakter olduğunu düşünmeden edemiyorum, bazen öyle bir anlarda çıkıp sadece bir cümle söylemesi bile kitabın atmosferini birden değiştiriyor, en sevdiğim sayfalar onunla renklenen satırlar diyebilirim.

Proust gibiyim şu an, aklımda o kadar çok şey var ki anlatmak istediğim, uzun uzun, her önemsiz gibi görünen ama onun kaleminde –vay be, aslında ne kadar da anlamlıymış aslında- dedirten düşüncelerle dolup taşıyorum. Eminim birçoğundan bahsedemeyeceğim ama onların etkisini benzer yaşadığım durumlarda anımsayıp kendimle konuşacağım.

Kitap, diğer kitaplar arasında en uzun olan ve okuduğum iki kitaba oranla daha dolu dolu ve karmaşık olanıydı diyebilirim. Tabi ardından gelen kitapları okumadığım için nasıl sürprizlerle karşılaşacağım merak ediyorum. İki bölümden oluşuyordu, benim için en akıp giden ve anlaşılır olan ilk bölümdü. Her zamanki gibi ev hayatlarına konuk olup ara ara kendisiyle gezintiler yaparak sayfaları çevirdim. Konuklarla araya gelinen zamanlarda da Dreyfus Olayı’na* dair konuşmalara tanıklık ettim. Bu sayfalarda en sevdiğim özellik, her iki görüşü dile getiren tarafın da olmasıydı, birbirini çok güzel dengeleyen konuşmalar okuyucu bir tarafa karşı yönlendirmiyordu. Bu bölümün sonlarına doğru büyük annesiyle olan konuşmalar, ona karşı olan hislerini dile getirmesi ve ikilemde kaldığı zamanlardaki çaresizliği beni derinden etkileyen satırlardı. İkinci bölüm, beni en zorlayan kısımdı. Sürekli bir davetten diğerine gitmek beni çok yordu. :) Özellikle de dük, düşes, prensesler vb ünlü konuklar arasındaki üstünlük savaşları arasında kalmak ve sürekli isimlerin artarak çoğalması çok yorucuydu, bazı satırlarda kim kimdi demekten olaya odaklanamayıp satırları birkaç kere okumam gerekti. Kendimi, annesinin yanında güne gidip de köşede yemek yiyip ortada dönen muhabbetleri takip etmekten yorulan çocuk gibi hissettim. Dedikodular arasında arada konuşulan sanat ve edebiyat konuları en sevdiğim kısımlardı. Hazır dedikodu demişken, ben de kahramanımızın aşk hayatı hakkında bir iki laf söyleyeyim hemen, açıkçası nasıl sonlanacak merak ediyorum, kendisinin ölüp bitmiş hallerinden, kozasından yeni çıkan kelebek kadar heyecanlı hallere aniden geçişi beni şaşırtmaya devam ediyor.

Diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitapta da bazı konuşmalar arasında ileride çözümlenecek bazı olayların sinyalleri verildi, merak tohumları ekildi. Umarım merak ettiğim kadar etkileyici satırlar olur. Bu arada her kitabında belirtmeden geçemediğim, bana kitabı sevdiren ise tabi ki betimlemelerdi. Yine çok güzel tespitleri vardı, basit bir olayı bile sıradanlıktan çıkarttığı beni kendine hayran bırakan cümle dizilişlerine sahipti. Tabi Roza Hakmen’in takdir etmeden duramadığım eşsiz aktarımını da göz ardı etmeyeyim, ben okurken yolumu kaybettiğim olurken kendisi ne kadar güzel çevirmiş.

Bu yolculuğuma kısa bir ara veriyorum, en kısa zamanda tekrardan kayıp zamanda iz sürmeye devam edeceğim. Keyifli okumalar.


Kitapta altını çizmekten kendimi alamadığım bazı satırlar:


- Uzaktaki şeyler bazen yakındakilerden daha tanıdık olabilir bizim için. (syf. 22)

- Ne tuhafsınız! Sizin yeteneğiniz bende olsa, herhalde sabahtan akşama kadar yazardım. Siz boş oturmayı daha çok seviyorsunuz. Ne yazık ki, her an çalışmaya hazır olanlar, benim gibi sıradan insanlar; kabiliyetli olanlarsa çalışmak istemiyor! (syf. 69)

- Düşüncesi neyse insan odur; düşünce sayısı insan sayısından çok daha az olduğu için de, aynı düşünceyi paylaşan bütün insanlar benzerdir. (syf. 100)

- İşin doğrusu şu ki ben bu dünyaya ait değilim; kendimi sürgünde hissediyorum burada; beni burada tutmak, başka bir âleme kaçmamı önlemek için yerçekimi yasasının bütün gücüyle uğraşması gerekiyor. Ben başka bir gezegene aitim. (syf. 147)

- Her insan uzaktan gördüğü, başkalarında gördüğü şeyi daha güzel görür. (syf. 225)

- Tıp, hekimlerin birbirini izleyen, çelişkili hatalarının bir özeti olduğundan, en iyi hekimlere başvururken, birkaç yıl sonra yanlışlığı ortaya çıkacak bir doğruya başvurma ihtimalimiz yüksektir. Yani tıbba inanmak, çılgınlıkların en büyüğü denebilirdi, eğer tıbba inanmamak daha büyük bir çılgınlık olmasaydı; çünkü uzun vadede hataların üst üste yığılmasından, bir takım doğrular ortaya çıkmıştır. (syf. 287)

- Güzel müziklerin, güzel resimlerin, binlerce inceliğin tadını çıkarırız, ama onları yaratanlara nelere mal olduğunu, ne uykusuzluklara, gözyaşlarına, ihtilaçlı gülmelere, kurdeşenlere, astımlara, sara nöbetlerine, hepsinden beter olan ölüm korkusuna mal olduğunu bilmeyiz. (syf. 293)

- Şüphesiz, bir yazarın ancak ölümünden sonra ün kazandığı olur. (...) Ölü bir yazarın ünü, hiç değilse kendisine yorgunluk vermez. Adının şaşaası, mezartaşında son bulur. Ebedi uykunun verdiği sağırlıkla Şöhret tarafından rahatsız edilmez. (syf. 315)

- Hiç şüphesiz, ne kadar önemsiz bir ilişki olursa olsun, ilişkilerimizin değiştiği bir insanı ne zaman tekrar görsek, iki dönemin karşılaşması gibi bir şey olur. (syf. 340)

- Öte yandan Albertine, benim özellikle sevdiğim bir dizi deniz manzarasının izlenimleriyle çevrelenmişti. Bana öyle geliyordu ki, Albertine'in iki yanağını öpmekle, bütün Balbec sahilini öpmüş olurdum. (syf. 352)

- Hayatta zaten yeterince çirkinlik var. Hiç değilse okurken o çirkinlikleri unutsak, daha iyi olmaz mı? (syf. 479)



*1894 yılında Yahudi asıllı bir yüzbaşı düzmece bir mahkemede vatan haini olarak yargılanmıştır. Yüzbaşı Alfred Dreyfus genelkurmayda çalışan düzgün bir subaydır. Bazı Fransız silahlarının yeni teknik özelliklerini Almanlara bildirmekle suçlanıyordur. Dreyfus affedilip itibarı iade edilse de onu suçlayanlar ve suçlamayanların kavgası devam eder. Fransız ordusu bütün kıta Avrupa’sı ordularına kendi Dreyfus düşmanlığını da yaymıştır.

*Alıntılar; Yapı Kredi Yayınları'nın 2018 senesindeki XII.basıma aittir.
*Fotoğraf; ortak okuma arkadaşıma aittir.

8 yorum:

  1. Faydalı fikirleri yaşantımıza katmak çok iyi olacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kadar çok düşünce var ki hayatımızda güzel dokunuşları olacak, umarım her birini hayatımıza katma fırsatını buluruz..

      Sil
  2. Merhaba
    Ben de şu anda Swanların Tarafını okuyorum. YAzınızı görünce hemen okumak istedim. Anlaşılan diğer kitaplar da heyecan verecek..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,
      Çok güzel bir yolculuğa adım atmışsınız, umarım siz de benim kadar keyif alırsınız.
      Her kitabın sonunda diğer kitabı okumanız için sizi meraklandıracak olaylar mutlaka oluyor, tabii betimlemelerin büyüsüne kapılırsanız siz de benim gibi bir süre sonra olaydan çok o anki cümlelerin güzelliğine hayran hayran sayfaları çeviriyor olursunuz. Umarım siz de sevenlerden olursunuz. :)

      Sil
  3. Blogunuzu zaman zaman ziyaret ediyorum. Çok güzel çalışmalarınız var. Başarılarınızın devamını dilerim. Benim de daha dört aylık bir blogum var, bu konuda çok bilgi sahibi değilim. Benim blogumu da zaman zaman ziyaret etmek ve yorum yapmak suretiyle desteklemenizi bekliyorum. Herkese iyi çalışmalar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, ben sizden de yeniyim buralarda, karşılıklı güzel paylaşımlarla gelişip büyürüz umarım. Blogunuzu inceleyeceğim mutlaka.

      Sil
  4. Kayıp Zamanın İzini sürmeye devam ediyorsunuz. .. Bizde keyifle takip ediyoruz ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, yavaş ama emin adımlarla ilerliyorum, sonunu da getirebilirim umarım.
      Çok teşekkür ederim yoldaş olduğunuz için. :)

      Sil

Diğerlerinden Daima Bir Adım Önde Olanlar :)