10 Aralık 2018 Pazartesi

Platon - Sokrates'in Savunması



Kitabın girişinde, Sokrates'in kendi davası için mahkemenin bahçesinde beklerken bir din adamıyla yaptığı konuşmasını okuyoruz, daha ilk bölümde Sokrates'in kendine güveni ve sakinliği sizi ele geçiriyor, kendi davasını unutup karşısındakinin sorununu ele alıyor ve bunu yaparken de sakince doğruya yöneltecek sorular soruyor ve siz de kendinizi cevaplamaktan alamıyorsunuz, aynı sayfada saatlerce takılıp Sokrates'e cevap yetiştiriyorken kendinizi bulmanız mümkün. 

Daha sonra mahkeme sürecine geçiş yapılıyor ve Sokrates'in savunmasını ve davalıların konuşmalarına tanıklık ediyorsunuz, her ne kadar sonucu biliyor olsanız da her ortaya atılan düşüncede umutlanmadan ya da eleştirmeden duramıyorsunuz, en azından bana öyle oldu. :) Dediğim gibi sorular havada uçuştukça insan düşünmeden edemiyor, her ne kadar satırları okumaya devam etseniz de aklınızda sürekli farklı cevaplar dönüp duruyor. 

Son bölüm ise Sokrates'in ölüme gittiği anda yanında olan kişinin bir başkasına o anları aktardığı diyaloglardan oluşuyor, beni en çok etkileyen satırlar bu bölümdeydi, ölümün yanı başında olduğunu bildiği halde hala ruh, ölümsüzlük, intihar gibi kavramlar üzerine tartışmaların devam etmesi, beyin jimnastiğinin dozunun artmış olması okuyucu olarak etkileyiciydi. 

Kitabın çeviri diline gelirsek, evet günlük bir dil kullanılmış, bazı diyaloglar birkaç kelimelik cümlelerden bile oluşabiliyor ama yine bu elinize alıp öyle okuyup geçeceğiniz bir kitap değil, cümleler basit ama anlamlar derin diyebiliriz. Dipnotların olması okumayı kolaylaştırıyor ama ben kitabın arkasından çok, sayfa altında yer almasını isterdim, sürekli arkaya dönüş yapmak o an anlatımdan koparabiliyor. Bazı mitosları hatırlamak da güzeldi. 

Kısacası, bana hitap eden bir kitaptı, kitabı birkaç yıl sonra tekrardan okumayı düşünüyorum, eminim ki şu an fark edemediğim birçok şeyi o zamanlar daha farklı yorumlayacağım. 


Okurken üzerinde durup düşünmeden edemediğim satırlardan bazıları; 


- O, hiçbir şey bilmediği halde bir şeyler bildiğini sanıyor, oysa ben hiçbir şey bilmemekle birlikte bunun bilincindeyim. Bu durumda, hiçbir şey bilmediğimi bildiğim için, az da olsa ondan daha bilgeyim sanırım. (syf. 36) 


- Ölümün insanoğlunun başına gelen iyiliklerin en iyisi olup olmadığını kimse bilmiyor, ama güya başa gelebilecek en büyük kötülük olduğunu sandıklarından ondan korkuyorlar. Birinin bilmediği bir şeyi bildiğini sanması cehaletin en utanç verici türü değil midir? (syf. 47) 


- Her tehlike türü için ölümden sakınmanın birçok farklı yolu vardır, yeter ki tehlikede olan kişi her şeyi söyleyecek ve her şeyi yapacak kadar utanmaz olsun. Ancak beyler dikkat edin: Ölümden sakınmak o kadar zor değildir, zor olan kötülükten sakınmaktır, çünkü kötülük ölümden daha hızlı koşar. (syf. 59) 


- Bedenin basiretsizliğinden kurtulup arındığımızda, arınmış varlıklarla birlikte olacağız ve kendi imkanlarımızla arınmış bilgiye ulaşacağız. Gerçek dediğimiz şey belki de bu bilgidir, çünkü arınmamış olanın arınmış olana değmesi kabul edilemez. (syf.101) 


- Ömrümüz boyunca erdem ve bilgelik kazanmak için elimizden geleni esirgememeliyiz, çünkü ödülü güzel olduğu gibi verdiği umut da büyüktür. (syf. 172) 



*Alıntılar; Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nın 2017 senesindeki XI. baskısına aittir.

2 yorum:

  1. platon da sokrat da önemli de miii :) çeviri ay en önemli şeeey :) bu senin okuduğun seri iyi ama. kötü çevirmenler yoook :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet hem de çok önemli, iş bankasının bu dizisini seviyorum, çevirileri çok iyi olur. Seni de seviyorum, enerjin çok güzel. :)

      Sil

Diğerlerinden Daima Bir Adım Önde Olanlar :)