31 Temmuz 2019 Çarşamba

Mario Levi'den İstanbul Bir Masaldı




Uzun bir masaldı okuduğum ve bitti. 

Kitabın son sayfasını okuyup kapağını kapattığım anda elimde kitap uzun bir süre düşündüm. 'Ne demeliyim, kitabı nasıl anlatmalıyım?' ki düşüncelerimin hepsi yazıya dökülmüş olsun. Sonra aklıma kitabın sonlarında yer alan bir cümle geldi, "bazı buluşmalar anlatılamaz, güvendiğimiz, sığındığınız tüm sözcüklere karşın anlatılamaz." diyordu. Gerçekten de öyle hissediyorum şu an, beni yansıtacak tüm sözcüklerime rağmen bu kitabı tam anlamıyla anlatamam, ne söylersem söyleyeyim aynı kitaptaki bir sürü üç noktalı yarım kalmış cümle hissini yaşatacak hem de o yarım kalmışlığa rağmen içinde barındırdığı duygu yoğunluğunun ağırlığıyla nefes aldırmayacak. 

Kitapta, yazar azınlıkların hayatından bahsediyor, İstanbullu bir yahudi ailesinin yaşadıklarını, çektiği sıkıntıları anlatıyor. Neredeyse elliye varan karakter var, hatta başında her birini yazar kısaca tanıtmış, kiminin hayalinden kiminin görüntüsünden, kiminin alışkanlıklarından, bazılarının pişmanlıklarından, kısacası onlara dair onlar için önemli olan konulardan kısacık bahsetmiş. Tabi kitaba başladığınızda karakter sayısı çok olduğundan dönüşler yapıp kim, kimdi diye bakmanız gerekebiliyor, en azından ben bunu sık yaşadım. :)

Bu karakterlerin hayatlarına konu oluyorsunuz, yaşanılan dönem hakkında bilgi ediniyor, onların gezdiği yerlerle İstanbul'da geziniyorsunuz. Bazı yerlerde hüzünleniyorsunuz, mahallenizden gibi hissettiğiniz o karaktere bu da geçecek, üzülme diye sarılmak istiyorsunuz, kimi anlarda onların mutluluğunu siz de neşeyle kutluyorsunuz. Onların hissettiği her duyguya ortak oluyorsunuz. 

Kitaptaki karakterler arasında geçişler, tanışıklıklar ve aralarındaki ilişkilerin yakınlığı bana sanki anlatıcıyla yan yana oturmuşum da bir fotoğraf albümüne bakıyormuşum hissini yaşattı. Hani bir fotoğrafa bakarsınız, o anı anlatır sahibi, sonra yanındaki kişiyi sorarsınız ve başka bir anıya geçersiniz. Aynı öyleydi bazı sayfalardaki karakterlere geçişler. Bir albümdeki bir sürü insanın hikayesini dinlemiş ve aralarındaki ilişkiyi öğrenmiş gibi hissettim. 

Kitabın geneli uzun cümlelerden oluşuyordu, devrik cümlelere, yarım ifadelere çok sık rastlıyorsunuz. Hatta bazen aynı ifade yineleniyordu birkaç defa, hani masal anlatırken okuduğumuz cümleyi tekrar tekrar söyleriz ya, o anki durumun heyecanının yansıtırız, işte öyleydi. O duyguyu sanki iyice size geçirmek istermiş gibi yazar ve cümleleri tekrarlamış tekrarlamış. :) Bazı sayfalarda açıkçası kendimi cümlelere öyle bir kaptırmışım ki konudan kopup kimden bahsediyorduk diye geriye dönüşler yaşadım. :)

Tavsiye etmekten çekineceğim kitaplar arasında yer alıyor kendisi, çünkü ya seviliyor ya da beğenilmiyor, hatta yarım bırakanlar da çok oldu çevremde, ortası olmayan bir kitap. Uzun betimlemeli ve durağan ilerleyen kitaplardan hoşlanmıyorsanız, okumak zor gelebilir. Elinize alıp bir solukta okuyacağınız bir kitap değil, hatta bazen 10-15 sayfa okuyup sanki daha fazlasını okumuş gibi yorgun hissediyorsunuz. 

Bu tarz kitaplar sevmeme rağmen uzun soluklu bir okuma süreci oldu benim için de ama ben yine de iyi ki okumuşum diyenlerdenim. :)


Masalsı yolculuğumda üzerinde durduğum satırlardan bazıları;

- Hayatlar her zaman bizim hayatlarımız değildi belki ama, ölüler hep bizim ölülerimizdi. (syf 52)

- Ölümler, insanları farklı, çok derinlerde yaşanan yalnızlıklarla karşı karşıya bırakıyordu. (syf 61)

- Ama hayatta en farklı yerlere gelmeyi başaranlar, en ağır bedelleri ödeyenler, ödemeyi seçenler ya da ödemeye mecbur kalanlar değil miydi? (syf 102)

- Bir yaşantıdaki ayrıntı, yalnızca o yaşantının paylaşıldığı insanla anlamını sürdürebilirdi... O ayrıntı, o insan 'yitirilince', bir başkasıyla 'yeniden' yaşanamıyordu, hayatın 'başka' bir yerine konamıyordu... Dahası o ayrıntı, ancak böyle yaşatılabilir, 'o insan için' ölümsüz kılınabilirdi. (syf 120)

- Ne var ki hayat zaman zaman beklenmedik şakalar da yapabiliyordu. (syf 154)

- En son ne zaman bir insana uzaktan, sadece uzaktan dokunabilmenin acısını yaşamıştım?.. Dün mü, birkaç saat önce mi, sekiz, on, yirmi altı yıl önce mi?.. (syf 217)
- Bambaşka bir hikâyede, bambaşka bir insan olmayı, bambaşka bir insan olarak, bambaşka insanların hayatına doğmayı kim istememişti ki... (syf 469)

- Hepimiz, bir yerlerde, çok sevdiğimiz, tutkuyla bağlandığımız birilerini bırakmadık mı, bırakmaya mecbur kalmadık mı...? (syf 594)
- Eksik ve biraz anlamsız... Hayat da böyle değil mi zaten?.. (syf 747)

- 'Başkaları' birilerinin yerini hep alıyordu, hep alacaktı sonuçta. (syf 881)



*Alıntılar; Everest Yayınları'nın 2018 senesinin XX. Basımına aittir.

14 yorum:

  1. saool ne güzel anlatmışsın. okuyayım bunuu. mario levi en iyi yazarlarımızdan yaaa. bi de selim ileri var ona benzetiyoom o da çok iyiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğendiysen ne mutlu bana :) Selim İleri okumadım hiç, ben de onu not edeyim.
      Mario Levi ilk okuyuşum, bir kitabını daha okumak istiyorum, tarzı genel anlamda böyle mi merak ettim. :)

      Sil
  2. Devrik ve uzun cümleli kitaplardan hoşlanmaz insanların yaşamını anlatan kitaplar her zaman dikkatimi çekmiştir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap uzun ve devrik cümlelerle dolu, hatta bazen anlatıma o kadar yoğunlaşıyorsunuz ki insanların yaşamı arka planda kalıyor. Sizi okurken bu yüzden yorabilir.

      Sil
  3. Sağlam bir kafayla okumak gerek bu kitabı anladığım kadarıyla:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet biraz öyle, hani az zamanım var biraz okuyayım denilecek bir kitap değil, okusanız da ben ne okuyorum acaba diyebilirsiniz. :)

      Sil
  4. Uzun betimli kitaplardan sadece dünya klasiklerini çok sevdim

    YanıtlaSil
  5. Yaa listeme ekliyoruum. Bakalım ne zaman alıp okuyabileceğim :D Emeğine sağlık yazını çok beğendim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Alınacak kitap listemiz hep kabarık. :) ne zaman sıra gelecek her birine merak ediyorum ben de. :)

      Sil
  6. Okurken zorlandığımız ama bittikten sonra iyi ki okumuşum hissiyle boğulduğumuz yine de tavsiye etmekten çekindiğimiz kitaplar listesinde desenize... Kendimi hazır hissttiğimde sakin kafayla okumalıyım bu kitabı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam da dediğiniz gibi bir kitap, okurken yoruyor hissediyorsunuz hatta bazen sayfalar gitmiyor gibi oluyor ama son sayfaya geldiğinizde iyi ki okumuşum diyorsunuz. Tavsiye etmeye cesaret edemem bu kitabı, kesin beğenmeyi çok olur. :)

      Sil
  7. "İstanbul Bir Masaldı " kitabını okumakta fayda var. En azından denemenin faydalı olacağını düşünüyorum. Durağan ilerleyen kitaplar maalesef okunması zor kitaplar oluyor. Ama ben yine de listeme alıyorum bu kitabı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım siz de pişman olmayanlardan olursunuz. :) Evet durağan kitaplar zor oluyor, bu kitabı zor yapan bir de karakter bolluğu aslında, bir süre sonra kim kimdi demeye başlıyor insan. :)

      Sil

Diğerlerinden Daima Bir Adım Önde Olanlar :)