24 Ocak 2020 Cuma

Tomris Uyar__Otuzların Kadını


Tomris Uyar ile geç tanışanlardanım, bu okuduğum ikinci kitabıydı. İlk okuduğum kitabı Yaz Düşleri Düş Kışları'ydı. O kitabı merak edenler üzerine tıklayıp eski yazıma ulaşabilir. 😇 Bir okuma etkinliği için ikisini seçmiştik arkadaşımla. Diğer kitaplarından bir adım öne çıkmalarının sebebi de isimleriydi. Ben yazarı çok sevdim, diğer kitaplarını da ara ara alıp okumayı düşünüyorum. 💚
___________________________

Kitap, yazarın Otuzların Kadını’nı yazmaya çalışırken ne kadar zorlandığını ifade eden satırlarla başlıyor. Biçimsel sıkıntılardan söz ediyor: kağıt teksir mi olmalı yoksa pelür mü, harfleri italik mi yazsın yoksa normal mi vb şekilde içsel konuşmaların ardından aslında asıl sıkıntı ortaya çıkıyor; sözcükler. Yıllarca hüküm sürdüğü, her türlü şekle soktuğu kelimelerin Otuzların Kadını’nı gerçek anlamda yansıtamayacağını ve kendi iç dünyasının yansıması olarak kalacağından çekiniyor. Ardından gözü salondaki bir kadın portresine takılıyor, kitaba adını veren Otuzların Kadını’na. Ve böylece Uyar’ın düş mü gerçek mi dedirtecek anlatımıyla kitabın dünyasına giriş yapıyoruz.

Kitap, birbiriyle bağlantılı öykülerden oluşuyor ve odak noktasını duvardaki portre oluşturuyor. Portrenin sahibinin kızının ağzından geçmişe yolculuk yapıyoruz. Portrenin sahibinin aslında yazarın annesi olduğunu bazı satırlarda fazlasıyla hissediyorsunuz.

Portrenin yapıldığı zamanlarda sahibinin neler düşündüğüne, düşlerine ve gelecekten beklentilerine, o heyecanına ortak oluyorsunuz. Bir portreye baktığınızda aslında sadece görüneni ya da görmek istediğinizi gördüğünüzü aslında arka planında ne hüzünleri, ne hayalleri barındırdığını size gösteriyor kitap.

Otuzların Kadını’nı yansıtan bir kitap gibi görünse de aslında her yaşın kadınını barındırıyor içinde: evliliğin yükünden sıkılmış bir eş, kendini yorgun hisseden bir anne, evladı ve eşi arasında kalan bir anneanne ya da hayalleri ve gerçekler arasında kalan bir torun. Bu yüzdendir ki sanırım siz birçok satırda aslında kendinizden ya da çevrenizdeki bir tanıdıktan da bahsedildiğini hissediyorsunuz, anlatılan karakteri eleştirirken bir nevi özeleştirinizi yapıyorsunuz ya da kendiniz yahut sevdiğiniz biri başarmış gibi mutlu oluyorsunuz.

Öyküler arası geçişlerde bazı zamanlar fazlasıyla yarım kalmışlık hissini yaşatıyor yazar. Tekrardan kaldığı yerden devam ediyor gibi görünse de aslında büyük bir boşluğun arada olduğunu hissediyorsunuz. Aynı hayat gibi.

Uyar, kadınların iç dünyalarını gözler önüne sererken dış dünyadan da soyutlamıyor bizi. Dönemin siyasi olaylarına, gençlerin eylemlerine, yaşanılan sıkıntılara, ekonomik sorunlara ya da kültürel çatışmalara da yer veriyor. Bunu yaparken üzerine çok yorum yapmıyor, size bir fotoğraf gibi sunuyor ve gerisini size bırakıyor.

Sayfa sayısının azlığına rağmen birçok duyguyu dolu dolu içinde barındıran bir kitap. Özellikle de kelime oyunları yapmadan basit bir anlatımla sizi etkileyecek bir anlatıma sahip. En azından benim için böyleydi, bana hitap eden bir yazım tarzı olduğu için ben beğenerek okudum.


Altını çizmekten keyif aldığım bazı satırlar:

- Belki de yazma eylemi, şu ufak tefek insan bedeninin koskaca bir dünyaya açılmasını sağlıyordur.(syf 14)

- (..) kitapçı dükkânı açmanız yerinde bir karar, bana sorarsınız. Her gün sevdiğiniz yazarlarla onları seven okurların arasında olacaksınız. Eski-kitap-kokusu duyacaksınız. (syf 32)

- Bir dudak boyası lekesi, bir parfüm kokusu, bir iki saç teli bulup haklı çıkmak geldi içinden. Arasa bulabilirdi de, ama boşuna bir çabaydı. Kocasının onu başka kadınlarla aldatma olasılığı bir yana, asıl onları kendisiyle arada bir aldatmasına katlanamazdı, hiçbir haklılık uğruna. (syf 45)

- Yaşamak, bir günü daha atlatmak demekti, o kadar. (syf 47)

- Acaba bizler, yara-almadığımıza, güçlü olduğumuza bu kadar inanan çocuklarımızın bir gün biz yok olduğumuzda duyacakları boşluğu nasıl hafifletebiliriz? Şimdiden başlamalı, ama nerden? (syf 50)

- Ama kırtasiye dükkanları dünyanın her yerinde aynı kokuyordu: kişiye yalnızlığını hissettiren, öte yandan da bir renk cümbüşüyle çevresini sarmalayan kışkırtıcı bir koku. (syf 55)

- Televizyonun Türkçemi giderek bozacağından kaygılanmam sizce yersiz mi? (syf 87)

Merhaba canım,
  Önce iyi bir haber: yalnızlığa sandığımdan daha çabuk alıştım. Aslında sensizliğe demek daha doğru, çünkü ne de olsa yalnızlığa baştan beri alışkınım. (syf 107)


*Alıntılar, Yapı Kredi Yayınlarının 2018 senesindeki VII.Baskısına aittir.
*Fotoğraf, ortak okuma yaptığım arkadaşıma aittir. 

19 yorum:

  1. Çok duygusal bir kitaba benziyor Otuzların kadını adlı eser zorlukları ve yaşanmışlıkları anlatıyor teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuduğunuz için asıl ben teşekkür ederim. Evet, olaydan çok hissedilenler aslında var kitapta. Basit ama anlatımı etkiliyor.

      Sil
  2. Öyküler beni her zaman etkiler.Hele anlatımı bana hitap ediyorsa. Bu kitabı listeme ekliyorum. Teşekkürler tanıtım için...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım beğenirsiniz, ben de öykü okumayı çok seviyorum. Kısa olmalarına rağmen roman okumuş gibi hissettiren duygu yoğunluğu oluyor.

      Sil
  3. okuduydum. yaz düşlerini dee. ay tomris uyar biriciklerdeeen. günlükleri de çokzeeel :) cemal süreyanın büyük aşkııı, sonra turgut uyarın eşiiii vee edip canseverin kankasıııı :) son yazımdasın şekerlik :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bundan sonra günlüklerini alayım o zaman. :) Çünkü her kitabını okumak istiyorum, çok teşekkür ederim canım, bakıyorum hemen yazına. :)

      Sil
  4. İnsanın sevdiği kitabı bitirmesi deki buruk mutluluk hiç bir şeyde yok. Senin adına sevindim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, hem mutlu oluyorum hem de biraz buruk, ayrılık hüznü. Benimsediğim karakter sanki başka şehre taşınmış gibi hissediyorum.

      Sil
  5. Çok güzel bir kitapmış. Not aldım, teşekkürler!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım beğenirsiniz, ben teşekkür ettim asıl yorumunuz için.

      Sil
  6. Yazara dair birçok şey bilsem de kitaplarını okuma fırsatım olmadı. Bu kitabını sevecekmişim gibi hissediyorum. Listeme ekleyeyim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de öyleydim. Yazarı bilsem de okumada geç kaldım, umarım siz de benim gibi seversiniz. :)

      Sil
  7. ah tomris dedim içimden :) yorumuna sağlık bu kitabını okumamıştım, okuyacağım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Tomris diyor insan cidden..
      Çok teşekkür ederim, umarım bunu da seversin. :)

      Sil
  8. Başaramadığım en büyük şey Yaşar Kemal hariç yerli yazar okumaya heveslenmek :(
    neden bilmiyorum ama böyleyim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun zamandır ben de öyleydim, son zamanlarda Türk edebiyatına yöneldim diyebilirim.
      Çok eksiğim hala da bu konuda, her ay okumalarıma 1-2 tane yerli yazar eklemeye çalışıyorum.

      Sil
  9. - Belki de yazma eylemi, şu ufak tefek insan bedeninin koskaca bir dünyaya açılmasını sağlıyordur.(syf 14)begendim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, ben de çok sevmiştim o alıntıyı. Teşekkürler yorumunuz için.

      Sil
  10. Benim için de öyle bir isim. Bu kitabı biraz daha zor okunabilir ama diğer kitaplarına şans verebilirsin. :)

    YanıtlaSil

Diğerlerinden Daima Bir Adım Önde Olanlar :)